DİYARBAKIR
  Tarihi yerler
 
DİYARBAKIR KALESİ: İnsanlık tarihinin en büyük miraslarından biri olan Diyarbakır Kalesi surları, hiç kuşkusuz görülmeye değer yerlerin başında gelir. Yapısı, sağlamlığı, taşıdığı yazıtlar, kabartmalar ve şekillerle dikkati çeken surlarda 12 değişik dönemin yazıtlarını okumak mümkündür. Ünlü sanat tarihçisi A.Gabriel Diyarbakır surları için "tek başına bir yazıtlar müzesi sayılabilir" diyor. Kalenin ilk yapılış tarihi bilinmemekte, ancak M.S.349 yılında Roma İmparatoru Konstantin tarafından genişletilerek bazı kısımlarının onarıldığı bilinmektedir. Önemli burçların hemen hepsi Türk-İslam yazıtlarıyla doludur. Kalede 4 kapı bulunmakta ve bunlar 4 ana yöne açılmaktadırlar. zamanla şehrin gelişmesiyle yeni kapılar açılmıştır. Surlar 5 km. uzunluğunda, duvar yüksekliği 12 metredir. Genişliği 3-5 metre arasında değişen surların 82 adet burcu vardır.


EVLİ BEDEN (BEN U SEN BURCU): Artuklu Hükümdarı Melik Salih adına 1208 yılında mimar İbrahim tarafından yapılmıştır. Özellikle burcu bir kuşak gibi sarmış olan kitabesi önemli bir sanat eseridir.
 

YEDİ KARDEŞ BURCU:Artuklu Hükümdarı Melik Sahil adına 1208 yılında Mimar İbrahim oğlu Yahya tarafından yapılmış olan bu burçta Selçukluların sembolü çift başlı Kartal, Aslan kabartmaları ve meşhur kitabeleri ustaca işlenmiş olup, sanat değeri büyüktür.


KEÇİ BURCU: Mardin kapısının doğusunda yontulmuş olan kaya kitlesinin üstüne inşa edilen Keçi Burcu; surlar üzerinde bulunan burçların en büyüğü ve en eskisidir. İnşa tarihi bilinmemekle birlikte 1223 yılında Mervan oğulları tarafından onarıldığı anlaşılmaktadır. Bu görkemli burç içinde 11 kemer bulunmaktadır. Eskiden tapınak olarak kullanıldığı sanılan burcu son bölümünde bir kuyu ve yeraltı geçidini andıran dehliz bulunmuşsa da üzeri beton bir blokla kapatılmıştır.
 

ULU CAMİ: Sağlam, kara taştan yapılmıştır. Yalnız Anadolu'nun değil, bütün İslam dünyasının da en eski camilerindendir. M.S.639 yılında İslam orduları Diyarbakır'ı fethedince Mar-Toma Kilisesi'nin Camiye çevrilmesiyle kurulmuştur. Bir ara yanan cami Selçuklu ve Atukoğulları zamanında çeşitli onarım ve eklemelerle bugünkü şeklini almıştır. Duvarlarında birçok uygarlığın kitabesi bulunmaktadır. İslam aleminde 5. Haremişerif olarak tanınmaktadır.


BEHRAM PAŞA CAMİİ: 1572 yılında Diyarbakır Valisi Behram Paşa tarafından yaptırılmış Osmanlı eseridir. Giriş kapısının üstündeki sağ ve sol sahanların ters düzenin bugünkü inşaatlarda kullanılan modern sıkıştırma usulünün günümüzden 400 sene önce taş inşaatına uygulanması suretiyle yapılması bilim adamlarının dikkatini çekmekte ve takdirini kazanmaktadır.


HAZRETİ SÜLEYMAN CAMİİ: Camii'nin diğer adı da Nasıriye Kale Camii'dir. 1155-1169 yılları arasında Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından yaptırılmıştır. Camii'nin bitişiğindeki Halid Bin Velid'in oğlu Süleyman ile Diyarbakır'ın Arap'lar tarafından alınması sırasında şehit düşen diğer sahabeler yatmaktadır. Camii Selçuklu tarzında, mimarisi ise Arap usulüdür.



MELEK AHMET CAMİİ: Melek Ahmet Paşa tarafından 16.yüzyılda yaptırılmıştır. Tümü çiniden yapılmış mihrabı çok ilgi çekicidir. Minaresine yarıya kadar birbirini görmeyen iki merdivenle çıkılır, yarıda bu iki merdiven birleşir. kaidesinin süslemeciliği oldukça inceliklidir. Çini mozaiklerle süslü kabartmalar ince ve ustalıklı bir beğeni örneğidir.
SAFA CAMİİ: "Parlı Cami" adı da verilen yapı bir Akkoyunlu dönemi eseridir. Bir büyük merkezi kubbe ve köşelerde dört küçük kubbeden oluşan beş kubbeli ve dört tonozlu bir planı vardır. Son cemaat yeri de beş kubbelidir. Kubbeler dışarıya yansımaz. Ana kubbe basık bir sekizgen külah biçiminde bazalt taşından örtü ile örtülüdür. Minare kaidesi geometrik motifli bir çini ile süslenmiş, gövdesi beyaz taştandır ve zarif bezemelerle ve kufi, nesih yazılarla yükselmektedir. Caminin mezarlığında bilgin Musluhiddin Lari'nin mezarı vardır.
DÖRT AYAKLI MİNARE:1500 yılında Akkoyunlu Kasım Beg tarafından yaptırılan Şeyh Mutahhar Camii dört sütun üzerinde inşa edilmiş minaresiyle ilginç anıtlardandır. Cami sıra sıra siyah ve beyaz taşlardan yapılmıştır.
 

MESUDİYE MEDRESESİ: Ulu Cami'nin kuzeyinde ve camiye bitişiktir. 1198 yılında Artuklu Emiri Ebu Muzaffer Sökmen zamanında inşasına başlandığı üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Bezeme ve kitabeleriyle çok değerli bir sanat eseri olan medresenin avlusundaki mihrabın iki yanına yerleştirilmiş döner taş sütunlar binada meydana gelecek çökmeyi tespit için konulmuştur. Bina kesme taştan iki katlı olarak yapılmıştır. Mesudiye Medresesi, içinde öğrenim yapılan Anadolu'daki ilk üniversitedir.
 

MERYAM ANA KİLİSESİ:3. yüzyıldan kalmadır. Zamanla bir çok onarım görmüş olup, Bizans devrinden kalma mihrabı, Roma biçimi kapısı ilginçtir. Kilisede bazı azizlerin türbesi bulunmaktadır. Diyarbakır'ın en güzel Süryani Kadim Yakubi mezhebi kilisesidir.


 
DELİLLER HANI: Hüsrev Paşa Hanı adıyla da anılan yapı, 1527 yılında aynı şahıs tarafından yaptırılmıştır. Halk arasında Deliller Hanı denilmesinin nedeni, her yıl İslam ülkelerinden Hicaza gitmek üzere bur handa toplanan hacı adaylarını *Yasak KeLime*Yasak KeLime*Yasak KeLimeürecek delillerin bu handa kalmalarındandır. Yapı iki katlıdır. Restore edilerek 120 yataklı turistik bir otel olarak hizmete açılmıştır.


 
HASAN PAŞA HANI: Ulu Cami'nin doğusundadır. Şehrin 3,Osmanlı valisi Vezirzade Hasan Paşa tarafından 1573'de yaptırılmıştır. Halen çarşının bir parçası olarak kullanılmaktadır.



ARKEOLOJİ MÜZESİ: Diyarbakır ve çevresinden sağlanan çoğunluğu Hitit, Asur Roma, Bizans, Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı'lara ait eserlerin sergilendiği bu müzede bölgede bulunan Neolitik çağa ait eserler de sergilenmektedir. Müzedeki arkeoloji ve etnografik eser sayısı 10.000'i aşmaktadır.


 
ZİYA GÖKALP MÜZESİ: Ziya Gökalp'in doğduğu ev müze haline getirilerek, şahsi eşyaları sergilenmektedir.
CAHİT SITKI TARANCI MÜZESİ:Cumhuriyet devrinin ünlü şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı'nın doğduğu ev, 1973 yılında müze haline getirilmiştir.
Aynı zamanda Diyarbakır mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan müzede ünlü şairin kişisel eşyası da sergilenmektedir.
KOMUTAN ATATÜRK MÜZESİ: Mustafa Kemal Paşa'nın 1916 yılında Diyarbakır Kolordu Komutanı iken karargah olarak kullandığı iç kaledeki bina, Atatürk'e ait hatıra eşyaların ve fotoğrafların sergilendiği bir müze haline getirilmiştir.
ATATÜRK KÖŞKÜ: Gazi veya Seman Köşkü de denilmektedir. Şehrin güneyindeki Dicle vadisinin hakim bir noktasında bulunmaktadır. Köşkün içinde Atatürk'ün kullandığı eşya sergilenmektedir. 1937 yılında Diyarbakır Belediyesince alınan bu köşk Atatürk'e armağan edilmiştir. Diyarbakırlıların sevilen bir gezi ve mesire yeridir. Çok güzel bir manzaraya sahiptir.
BELİRLİ GÜNLER: Atatürk'ün Diyarbakır Fahri Hemşeriliğine kabul günü olan 5 Nisan Diyarbakır'da görkemli bir şekilde kutlanmaktadır. Ayrıca Atatürk'ün Diyarbakır'a gelişi olan 15 Kasım günü de törenlerle anılmaktadır. Karpuz festivali her yıl Ekim ayı içerisinde yapılır.

DİCLE KÖPRÜSÜ:On Gözlü Köprü de denir. On kesikkemer üzerine inşa edilen bloklarla Dicle'nin iki yakasını birleştirir. Üzerindeki kitabesinden Hicri 457 (Miladi 1065 ) tarihinde Mervaniler zamanında inşa olunduğu ve mimarının Übeydoğdu Yusuf isimli biri olduğu anlaşılmaktadır.
DİYARBAKIR FOLKLORU: Tarih boyunca oluşan kültür mirasından yararlanan ünlü bilgi ve düşünürleri yetiştirmiş olmakla öğünen Diyarbakır aynı zamanda folklorik özellikleri ile de zengin bir etnografik kaynaktır. Köyünde, kentinde gelmiş geçmiş uygarlıkların köklü ve tükenmez kültürleri de saklıdır. Karacadağ eteklerinde dokunan kilim ve cicimlerde, heybe, çorap ve keçelerde işlenen renk renk motifler tarihin derinliklerinden gelme çeşitli sembollerin canlı ve sıcak birer örneğidir. Davul ve zurna eşliğinde oynanan Diyarbakır oyunları yörenin aşk, ızdırap ve bazen de aşiretlerin sosyal durumlarını konu alır. Oyunlardan bazıları; Delilo, Halay, Esmer, Çaçan, Tekayak, Çiftayak ve Çepiktir. Bu oyunların kendilerine özgü özellikleri, ayrı figür ve hareketleri de vardır.

DİYARBAKIR KARPUZU:Küçük bir çocuğun içine rahatlıkla girebildiği 40-60 kiloluk ünlü karpuzları dünyaca bilinir. Özel olarak Koğa denilen güvercin gübresi ile Dicle kenarında yetiştirilen bu karpuzların tadına doyum olmaz. Karpuz bugün artık Diyarbakır'ın simgesi haline gelmiştir.
DİYARBAKIR ÇEVRESİNDE GÖRÜLEBİLECEK OLAN YERLER
ÇAYÖNÜ: Diyarbakır'ın 65 kilometre kuzey batısında, Ergani yakınlarında, Sinek çayı kıyısında yer alan eski bir yerleşim merkezidir. Yapılan araştırmalarda yörenin tarihi M.Ö. 7500 Yıllarına, Cilali Taş Devrine kadar inmektedir. Yakın doğunun açılmış en büyük Neolitik kültür alanıdır. Çayönü buluntuları Diyarbakır Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
MALABADİ KÖPRÜSÜ: Silvan ilçesi yakınında ve Diyarbakır-Bitlis yolu üzerinde görkemli bir Artuklu eseri olan Malabadi köprüsü, dünyadaki taş kemerli köprüler içinde kemeri en geniş olanıdır. Kemerin her iki yanında kervan ve yolcular için iki barınak oda da bulunmaktadır.
HİLAR MAĞARALARI: Ergani ilçesindeki Hilar (Sesveren Pınar) köyünde bulunan mağaralarda antik çağdan kalma kaya mezarlar ve kabartmalar bulunmaktadır. Köy yakınında yapılan kazılar sonunda, burasının ilk yerleşme yerlerinden biri olduğu da ortaya çıkmıştır
ASUR KALESİ: Eğil ilçesinde, Dicle ırmağının sarp yamaçları üzerindeki kayalar oyularak meydana getirilen kale, Asurlular tarafından yapılmıştır. Kale, Dicle ırmağına değişik yönlerde giden gizli yollar ve geçitlerle doludur. Ayrıca Dicle kıyısında Asur hükümdarlarına ait birçok mezar ve ehram vardır.
DAKYANUS HAREBELERİ VE ESHAB-I KEHF MAĞARALARI: Efsanesi tüm dünyaca bilinen, çeşitli ülke ve şehirlerin sahip çıktığı Eshab-ı Kehf (Yedi Uyuyanlar) Mağarası'nın aslı, yine efsanede adı geçen Dakyanus şehri ile birlikte Diyarbakır'ın Lice ilçesi yakınındadır. Mağaraya yaya olarak dört saat uzaklıkta Fis ovasındaki Dakyanus şehri kalıntılarında zaman zaman eski paralara heykellere, işlemeli taşlara ve sütunlara rastlanmaktadır.
SİLVAN ULU CAMİİ:Silvan ilçesinde bulunan bu eseri, ünlü hükümdar Selahaddin-i Eyyübi, 1185 yılında Meyyafarıkin'i (Silvan) aldıktan sonra bir Bizans bazilikasının sütunlarını da kullanarak inşa ettirmiştir.
ZÜLFİKİL DAĞI: Ergani ilçesinde bulunan bu dağda, Zülfikil Peygamber'in makamı ile bir kilisenin kalıntıları bulunmaktadır. Burası Hıristiyan ve Müslümanlarca ziyaret edilmektedir.
 
  Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol